Büyük Heves

Büyük Heves
REKLAM ALANI

25 Haziran 1950’de, Birleşmiş Millet Konseyi, ABD’nin talebi üzerine Kore’ye müdahale kararı aldığında, Güney Kore’ye asker göndermeyi ilk teklif eden ülke Türkiye olmuştu. Celal Bayar ve Adnan Menderes bu kararı sadece savunma bakanına, genelkurmay başkanına ve kuvvet komutanlarına tanışarak almışlardı. Daha sonra da pek çok anlaşma Meclise danışılmaksızın ve Meclisin onayı alınmaksızın alındı. Demokrat Parti hükümetinin BM Genel Sekreterine yazdığı niyet mektubu meclis tarafından oybirliği ile onaylandıktan sonra Kore’ye gönüllü bir milis gücü toplamak üzere bir dernek kuruldu. İddialara göre derneğe ilk günde 3 bin kişi başvurmuştu. Bu gerçekten şaşırtıcıydı, çünkü ABD’de bile bu kadar gönüllü yoktu. 25 Temmuz akşamı Türkiye’nin Kore’ye 4.500 kişilik bir birlik göndereceği kararı büyük bir gururla kamuoyuna açıklandığında, muhalefetteki CHP ve MP (Millet Partisi), kararı sadece ‘Meclisin onayı ile alınmadığı’ için eleştirdiler yoksa izlenen genel politikaya karşı değillerdi. DP ise kendini, ‘ilan edilen savaş değil ki, sadece BM kurallarını ihlal eden bir güce ceza verilecek’ diye savundu. O halde sorun yoktu. Nitekim CHP’ye yakınlığı ile tanınan Cumhuriyet gazetesi ‘Milli Birliği Bozmamaya Dikkat’ başlıklı yazı ile desteğini sunarken, dönemin en büyük öğrenci örgütü Türkiye Milli Talebe Federasyonu Başkanı Can Kıraç, karardan dolayı hükümete şükranlarını sunmuş ve Türk gençliğinin kendisine verilecek her türlü vazifeyi başarmaya hazır olduğunu eklemişti. Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki ‘Komünistliğe karşı’ Kore harekatına katılmanın “cihad” olduğundan bahisle bu savaşta hayatını kaybedenlerin “şehit” olacakları fetvasını vermişti. Savaşa sadece Behice Boran ve Adnan Cemgil’in yöneticiliğini yaptığı Türk Barışsever Cemiyeti karşı çıktı. Ama Cemiyetin yayınladığı bildiri toplatıldığı gibi cemiyet üyeleri “Milli çıkarlara zararlı ve milli direnişi sarsıcı” yayın yapmak suçuyla tutuklandılar ve 15 ila 10 arasında değişen cezalara çarptırıldılar. Savaş karşıtı bir avuç idealistin sesi kısıldıktan sonra sıra kararı uygulamaya gelmişti…

1. Türk Tugayı adı verilen kuvvetlerin başına tümgeneral Tahsin Yazıcı atandı. Çanakkale Savaş’nda görev almış yaşlı bir asker olan Tahsin Yazıcı’nın küçük bir kusuru vardı: İngilizce bilmiyordu. Bu eksiğin ileride nelere mal olacağını ne yazık ki kimse görememişti. Tugay’ın ‘gönüllülük esasına göre’ oluşturulduğunun doğru olmadığı da sonradan anlaşıldı. Askerlerin çoğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun yoksul köylü çocuklarıydı. Az sayıdaki gönüllünün büyük bir kısmını ise ‘ailelerine çok iyi bir maaş bağlanacağı’ vaadine kananlar ile beyinleri ‘komünizmin pençesindeki Kore’ye İslamiyet’in ve Türklüğün büyük gücünü gösterme’ propagandası ile yıkanmış olanlar oluşturuyordu.

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.