Aldılarda mı Girmedik ?

Bütün bunlar CHP iktidarı sırasında olmuştu. 14 Mayıs 1950 seçimlerini kazandıktan sonra Pembe Köşkte selefini ziyarete giden Celal Bayar, NATO’ya niye girilmediğini sorduğunda İsmet Paşa“Aldılar da girmedik mi, iki gözüm?” demişti. Kore Savaşı, ‘Batı ile ilişkileri geliştirme yarışında’ DP’nin eline geçen ilk fırsattı. Dışişleri Bakanı Fuad Köprülü’ye göre ‘Türklerin geleneğinde insani değerler ve insan hakları müstesna bir yer tutuyordu ve Yunus Emre’yi yetiştirmiş bir milletin Kızıl emperyalizm denilen komünizme karşı gövdesini siper eden ABD’nin yanında olmak konusunda başka milletlerden geri kalması düşünülemezdi!’ Nitekim, Türkiye geri kalmadı, ileri gitti. Hatta o kadar ileri gitti ki, Kore Savaşı’nda ordusunu BM ordusunun değil de ABD ordusunun emrine vermeyi kabul eden tek ülke oldu…
Bu cansiperane tavra rağmen, Türkiye’nin Yunanistan ile birlikte yaptığı üyelik başvurusu hemen kabul edilmedi. Yani evdeki hesap çarşıya uymamıştı. Ancak Kore’de durumun vahametini idrak eden NATO Başkomutanı Eisenhower, ittifakın güneydoğu kanadının güçlendirilmesi gerektiğini anlayarak, Türkiye’de hava üsleri kurulmasını önerdikten sonradır ki, ABD tarafından Türkiye ve Yunanistan’a NATO üyeliği resmen teklif edildi. Ancak, teklif NATO’daki önemlerini kaybetmekten korkan bazı küçük Kuzey Avrupa ülkeleri ile ittifakın güç odaklarından İngiltere tarafından pek hoş karşılanmadı. İtirazcılar ancak Ortadoğu’daki gelişmeler ve İran bunalımından sonra giderilebildi ve Türkiye ile Yunanistan, 20 Şubat 1952 de Lizbon’da yapılan imza töreni ile NATO’ya girdiler. Karara destek veren muhalefet lideri İsmet İnönü şöyle demişti: “Bundan sonra dünya sulhu bakımından vazifelerimiz de artmış bulunuyor. Eşit haklarla, milletimizin kendisine teveccüh edecek vazifeyi en iyi şekilde ifa edeceğine şüphe yoktur.” Bu tarihçeye bakınca, ne ABD Türkiye’yi zorla NATO’ya aldı demek mümkün ne de NATO’ya girişi sadece Menderes’in teslimiyetçi politikalarına bağlamak.
Henüz yorum yapılmamış.