Kore Savaşı ve bilanço

Peki bu manzara nasıl oluştu?Kardeş iki halk nasıl oldu da birbirinin düşmanı oldular.İşte hikayesi…
1905’te patlak veren rus-japon savaşı, Japonya’nın kaynaklarını bitirme noktasına getirmişti.Savaşın ardından Japonya, hem kaynaksal açıdan hem de düşmanı gördüğü Çin’i baskı altında tutmak için Kore’yi işgal etti.Bu işgal, 15 ağustos 1945’e, yani Japon İmparator Hirohito’nun radyodan tüm dünyaya teslim olunduğunu bildirdiği güne kadar sürdü.Topraklarına atılan atom bombaları sonucu Japonya’nın Kore’deki hakimiyeti de bitmişti.Artık Kore, tıpkı Almanya gibi iki büyük ideolojinin çatışma noktası olacaktı…
1945 yılının Aralık ayında Moskova konferansında toplanan taraflar, ülkenin Çin,İngiltere,SSCB ve Amerika’dan oluşacak dört otorite tarafından beş yıl boyunca manda şeklinde yönetilmesine karar verildi.Ülke, 38. paralelden ikiye ayrıldı.Artık kore, kendi ayakları üzerinde duracağı zamana kadar güney’de ABD’nin, kuzeyde SSCB’nin insafına bırakılıyordu.
Konferansın ardından iki tarafta kendi propagandasını yürütmeye başladı.Kısa sürede, kardeş olan iki ülke birbirlerinden ölesiye nefret etmeye başlamıştı…
Aralık 1948’de BM Genel Kurulu toplanarak iki tarafında Kore’den çekilmesi gerektiğini bildirdi.1949’dan itibaren hem Rusya hem de ABD, askerlerini tamamen çekmeye başladı.Kağıt üzerinde bağımsız olarak görünse de Kuzey ve Güney Kore, SSCB ve ABD’ye sıkı sıkıya bağlı olacaklardı…
Ancak kısa sürede ortalık karışmaya başladı.Kuzey’in iktidarı(Kim il Sung), Güney halkını kışkırtmaya ve ABD’ye karşı başkaldırmaları konusunda tahrike başladı.İki tarafında tansiyonu yükselmişti.Tehditler havada uçuşuyordu.Hem kuzey hem de Güney tarafları, ülkenin sadece kendi bayrakları altında birleşebileceğine inanıyordu.Havada savaş kokusu vardı…
Ve 25 haziran 1950’de Kuzey tarafı ilk kurşunu atıyor, 70 bin asker ve Rus modeli T-34 tanklarıyla 38. paraleli geçerek Güney’in başkentine ilerlemeye başlıyordu.Kuzey Kore askerleri 28 haziranda Güney’in başkenti Seul’de zafer turları atmaya başlamıştı bile!Başkent düşmüştü ancak Kuzey Kore askerlerinin durmaya niyeti yoktu.Han Nehrini geçip hızla Güney’in hatlarını yarmaya başladı.
Amerika’da ise kaygı ve aynı zamanda kararlılık hakimdi.Başkan Truman, Birleşmiş Milletleri derhal toplantıya çağırdı ve Kuzey Kore’nin 38. paralele çekilmesini bildirdi.Ancak Kuzey Kore, arkasında Pekin’in ve Moskova’nın varlığını hissettiğinden kulaklarını bu isteklere tıkamıştı.Cephedeki durumun Güney açısından daha da kötüleşmesi üzerine Amerika, Kuzey tarafına resmen harp ilan etti.Hava ve Deniz birliklerini harekete geçirdi.7. Amerikan Filosu, Tayvan Adasına yollandı.Hesaplar, Kore’nin düşmesi üzerine yapılıyordu.
BM, 27 Haziran’da, üye devletlerin Güney Kore’yi kurtarması gerektiğini bildiriyor ve tüm dünyayı komünist bloğa karşı birlik olmaya çağırıyordu.Başkan Truman, aynı anda General Mcarthur’u arayarak BM kuvvetlerini gelmeden orayı örgütlemekle görevlendirdi.
Ancak, Mcarthur’un ilk cephe izlenimleri oldukça karamsardı.Bu hali ile Güney Birliklerinin Kuzey’i durdurma imkanı yok denilecek kadar azdı.Güney’de, Pusan civarında bir bölgeye hat çekilmesini emretti.Japonya’da konuşlanmış olan ABD tümenleri derhal Pusan’a yerleşti.Amerikan destekli Güney Birlikleri ile Kuzey Birlikleri arasında amansız bir savaş gerçekleşiyordu.Böylelikle, gayriresmi olsa da doğu ve batı blokları arasındaki ilk büyük savaş başlamış oluyordu!
28 eylül’de Seul geri alındı.Bu esnada ABD tümenleri topyekûn taaruza geçip Kuzey Birliklerini yeniden 38. paralele sürmüştü.Taraflar, savaştan önceki konumlarına dönmüşlerdi.Tam bu sırada, savaşın seyrini tamamen değiştirecek bir şey oldu:1ekim’de Komünist Çin’in başbakanı Cu En-Lai, Pekin radyosuna yaptığı açıklamada “Komşu istilaya uğrarken Çin ulusu kayıtsız kalamaz.Kore’yi kurtarmak için elimizden geleni yapacağız.” diyordu.Washingtonda’kiler bu açıklamaya “tipik komünist blöfü” gözüyle baktılar, ancak bu açıklamanın blöf olmadığı kısa sürede anlaşılacaktı.Zira, 150 bin Çin askeri Kuzey Kore sınırına yerleşmeye başlamıştı!
Takvimler 9 ekim 1950’yi gösterdiğinde, Amerikan Birlikleri, Kuzey Kore’yi haritadan silmek için büyük taarruza başladılar.İşte o andan itibaren dünya, Çin’in blöf yapmadığına fazlasıyla inanacaktı.Mcarthur’un “Savaşı bitirecek bir hamle hazırlığındayız.” açıklamasının ardından binlerce “gönüllü” Çin askeri Kuzey Kore sınırını geçerek savaşa katıldı.Artık savaş, Kuzey-Güney’den ziyade Çin-ABD savaşına dönüşmüştü…
Kısa zamanda Amerikan ve BM kuvvetlerinin çoğu Çin birlikleri karşısında geri çekilmeye başladı.Hatta bu gidişatı durduramayan Mcarthur, “Mançurya’ya nükleer bomba atılmasını” önermiş ve bu yüzden görevinden alınmıştı.Başkan Truman, Amerikan kongresinden savaş için 50 milyar dolarlık bir bütçe daha istedi.Aynı zamanda bölgeye ek hava ve deniz kuvvetleri yollandı.Çin ise, önüne BM kuvvetlerini katarak ilerlemeye başlamıştı.Ancak savaş yine 38. paralelde kilitlenmeye başlıordu.İki tarafta sanki bir demir perde çekilmişçesine bu hattı geçemiyordu.Tam bu sırada BM kuvvetlerinin dağılmamasını bir türk tugayı sağlayacaktı.Peki nasıl?İşte hikayesi…
Kore savaşı, Türkiye açısından da bir ilkti.Çünkü, İkinci Dünya Savaşında tarafsız bir politika izlemesine rağmen Türkiye, savaştan sonra Stalin’in doğu Anadolu isteği ile yüzleşmek zorunda kalmıştı.Bu yüzden NATO ve ABD ile yakınlaşan Türkiye’nin NATO’ya girmesi için bir diyet vermesi gerekiyordu.İşte Kore, bu diyet olacaktı…
Türkiye’nin Kore’ye asker yollayacağını açıklaması ülke gündemine bomba gibi düştü.Asker gönderilmesine şiddetle karşı çıkan radikal sol örgütler, kararın iptali için meclise dahi başvurdular.Karar, ülkenin bir bölümünde ise olumlu karşılanmıştı.En büyük öğrenci topluluğu olan Türkiye Milli Talebe Federasyonu, kararı sonuna dek destekleyeceğini açıklıyordu.Hatta diyanet işleri başkanı dahi kararı olumlu karşıladı.Artık Türk askeri için sıcak çatışma yolu gözüküyordu…
Türkiye Kore’ye 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4414 erbaş ve er olmak üzre 5090 asker yollayacaktı.Tugay komutanlığına Tuğgeneral Tahsin Yazıcı seçilmişti.
Tugay önce Amerikanın tahsis ettiği uçaklarla Pusan limanına götürüldü.Oradan ise direkt cepheye sürüldü.Seul’un 60-100 km. kuzeyinde ikamet eden türk bölüğüne Çin taarruzu başlayacaktı…
Tarihe kunuri savaşı şeklinde geçecek olan savaşta, Türk bölüğü destansı bir mücadele vererek Amerikan birliklerinin çökemeden geri çekilmesini sağlamış ve BM kuvvetlerinin savaşı devam ettirebilmesindeki en önemli etken olmuştu.
Savaş ise, 38. paralelde tıkanıp kalmıştı.Günlerce süren savaşa rağmen iki tarafta da ilerleme yoktu.Bu durumda barış görüşmeleri başladı.1951 Nisan’ında başlayan görüşmeler, 1953’te Panmunjom ateşkesi ile sona erdi.Günümüze kadar bir antlaşmaya bağlanmadığı için savaş, aslında halen resmen sona ermiş değil…
Sonuç…
Kore savaşı hem bölgesel hem de küresel olarak çoğu parametreleri alt üst etti.Soğuk savaşın sıcak çatışmaya döndüğü ilk yer olan Kore’de, BM kuvvetleri Kuzey’in Güney’i yutmasına engel olsa da bu iki ülkeyi tek çatı altında birleştiremedi.Aynı zamanda NATO’ya giren Türkiye, SSCB’nin toprak talebini de dizginledi.Artık Batı Bloğu, atom yerine konvansiyonel savaş gücünü arttırma yoluna gidecekti…
Henüz yorum yapılmamış.