Ben Kahraman Değilim

Ben Kahraman Değilim
REKLAM ALANI
6 Kasım 1951’de Amerika’nın Sesi Radyosu Haber Ekibi’nin Kore Türk Tugayı’na
geleceği öğrenilir. Radyonun amacı Türk Tugayı’nın en kahramanları ile birer
röportaj yaparak bu kahramanlar mangasını dünyaya tanıtmak, böylelikle
değişik bir habercilik örneği vermektedir.

Radyonun isteği üzerine bölüklere duyurulur. Kısa bir süre içinde her
bölüğün, en kahraman askerini seçip bildirmesi gerekmektedir. Organizasyon
görevi Yzb. N. Dündar Sayılan’a verilmiştir. Ne var ki Sayılan Yüzbaşı zor
durumdadır. Her bölükten aynı cevabı almaktadır:

REKLAM ALANI

– Hangi birini gönderelim?

Bir bölük komutanının telefonda söyledikleri ise şunlardır:

– Şu tepeyi al de alalım! İstersen saat tut. Fakat ne olursun bunu isteme.

Yüzbaşı Sayılan’ın “ Geç kalıyoruz. Hala kahramanını gönderemedin ” dediği
diğer bir bölük komutanı da şu cevabı verir:

– Tamam… Cepheyi bırakıp bütün bölüğümle geliyorum!

Bölük komutanlarının sitem ateşi altında kahramanların tespiti uzamakta,
Tugay Karargahı’ndan gelen “ Ne oldu?” telefonları karşısında Yüzbaşı
Sayılan buram buram terlemektedir. Bölük komutanlarının hiçbiri bir askerini
diğerine tercih edememektedir.

Son telefon bizzat Tahsin Yazıcı Paşa’dan gelir:

– Evlatlarım hazır mı Yüzbaşım?

Yazıcı Paşa’nın üzülmesini hiç kimse istememektedir. Yüzbaşı Sayılan “Endişe
buyurmayınız komutanım ” der.

– Bütün gücümle hazırlamaya çalışıyorum.

Sonunda binbir güçlükle seçilen bir çavuş, iki onbaşı ve yedi er Yüzbaşı
Sayılan’ın karşısına dikilirler. Tıraş olmuşlar, yıkanmışlar, yeni elbise
giymişlerdir. Yüzbaşı onlara takılır: – Siz bu kadar yakışıklı mıydınız?

Yüzbaşı Sayılan hepsine görevlerini anlatır. Hiçbirisi aynı kelimeleri
tekrar etmeyecektir. Herkes ayrı bir şey söyleyecek sonunda ortaya tam bir
metin tek bir anlam çıkacaktır. Birkaç defa da deneme yapılır.

Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra Tugay Karargahı’na hareket edilir.
Araç yolda arıza yaptığından biraz geç kalırlar. Tahsin Yazıcı Paşa
çimenlerin üzerine oturmuş, kahramanlar mangasını beklemektedir. Radyo
muhabirleri de karşısında sıralanmışlardır.

Yüzbaşı Sayılan, ilk konuşma görevini çavuşa vermiştir. O çavuş ki, Bölük
Komutanı “Ancak bir kahraman gidecek seçimi size bırakıyorum” dediğinde
bütün parmaklar anında O’nu göstermiştir. Amerika’nın Sesi Radyosu’nda ilk
olarak işte böyle bir çavuş konuşacaktır.

Ses alma mandalı açılmıştır. Herkes merak ve dikkatle çavuşun konuşmasını
beklemektedir. Fakat kahraman çavuşun ağzından bir kelime çıkmamaktadır.
Yazıcı Paşa, Yüzbaşı Sayılan’a bakar bir ara. Yüzbaşı’nın yüzü kıpkırmızı
olur. Çavuşa sokulup:

– Konuş aslanım … der.

Çavuş sapsarı kesilmiştir. Dudakları titremektedir. Parmakları avucunda
kenetlenmiş ve konuşamamıştır, tabiri yerindeyse donmuştur artık.

Sıra diğerlerine verilir. En sonunda mikrofon Yazıcı Paşa’ya uzanır. Yazıcı
Paşa’nın konuşması bir cümleden ibarettir: – Mehmetçiğin konuştuğu yerde
komutanlar susar.

Konuşmalar bitmiştir. Radyo Ekibi cihazlarını toplarken Yüzbaşı Sayılan
Sıhhiye çadırına gider. Doktor “ Endişe etmeyin ” der:

– Çavuş kendine geldi.

Başı öne düşmüştür çavuşun. Komutanının yüzüne bakamamaktadır. Çocuk
görünüşlü, manalı, tertemiz bir yüzü vardır. Anlaşılan Anadolu
çocuğudur.Sayılan Yüzbaşı yanına yaklaşır: – Geçmiş olsun çavuşum… Senin
hiçbir şeyden korkmadığını bütün Tugay biliyor. Fakat neden mikrofonun
karşısında yıldın?

Hala ürkek bakışlarla komutanına bakar çavuş. O’nun yüzünde uzaklara dalmış
gibidir. Yutkunur. “ Komutanım ” der: – Ben, kahraman değilim…

Başını yere yıkar. İçini çekerek devam eder: – İlk mangam ilk hücumlarda
yarı yarıya eridi. İkinci mangamla yaptığım hücumlarda dört şehit üç yaralı
verdik. Ben yine sağ kalmıştım. Manganın komutanı olduğum için en önde
hücuma kalkarım. Bana kurşun değmedi. Kahramanlar şehit oldular komutanım!
Onlar beni korudular hep. Asıl kahraman onlarken ben mikrofon karşısında
“kahramanım” diye konuşamadım… Konuşamazdım kumandanım. Şimdi üçüncü
olarak yenilenen mangaya komuta ediyorum. Gözlerim hepsinin üzerinde.
Hepsini canımdan çok seviyorum. Onlara bir şey olacak diye korkuyorum. Sizi
yabancılara mahcup ettim. Beni affedin kumandanım. Asıl kahramanlar öldü.
Asıl kahramanlar şehit oldu. Onlar oradayken ben nasıl kahramanım diye
konuşabilirim kumandanım? Bu bana ağır gelir.

Kahramanlar mangasının komutanı ağlamaktadır. Sayılan Yüzbaşı eğilir,
alnından, ıslak yanaklarından öper Mehmetçiğin.

Mehmetçik komutanına “ Emredersiniz Komutanım! ” dediği anda kahramanlığın
tarifi değişir. Bu iki kelime “ ölmek var dönmek yok ” manasına gelir.

Kahramanlık, tadını, rengini şeklini Mehmetçikten almıştır. Kahramanlık
demek Mehmetçik demektir.

Sayılan Yüzbaşı, o günün kahramanlar mangasını çok aradı. “ Okursanız bana
yerlerinizi bildirin ” çağrısı ile yazılar yayımladı. Ses kayıtlarını ta
Amerika’da araştırdı. Ama hiçbirisi “ O kahramanlar bizdik ” diye ortaya
çıkmadı. Ne kadar isterdim kumandanlarının onları aradığından haberdar
olmalarını.

Kahramanlık Mehmetçiğin derisidir, dişidir, tırnağıdır, alnının çizgisidir.
Kahramanlık O’nun vücudunun ve ruhunun tabii bir parçasıdır. Bakışı
kahramanlıktır, yürüyüşü kahramanlıktır, türküsü kahramanlıktır Mehmetçiğin.

“ Gerçek kahramanlar öldü. Ben yaşıyorum. Nasıl kendime kahraman derim?”
diyerek ağlayan Çavuş!

İnsanlığın yüreğinde damıtıldığı Mehmetçik! Asırlara hakim olmuş muazzam bir
kültür ve medeniyeti cümle cümle ifade edebilen büyük sanatkar!

Sen benim elle tutulan gözle görülen medeniyetimsin. Elle tutulmayan gözle
görülmeyen bütün abidelerimi de hissettiriyorsun.

Bu ülke her şeyini kaybetse de tek bir Mehmetçiği kalsa yine dizlerinin
üzerinde doğrulup kükrer. Kalkıp ileri atılır. Çünkü bütün mazimiz,
toprağımız, eserlerimiz, O’nun yüreğinde istif edilmiş, O’nun yüreğinde
yoğunlaştırılmış, atom küçüklüğünde atom gücünde oraya emanet edilmiştir.

Kahramanlar mangasının yiğit komutanı… Güzel Ordu’nun güzel neferi!
Zaferler abidesi evladımız. Karargaha gittiğiniz gün topluca çektirdiğiniz
resim, binbaşı iken emekli olan Sayılan Yüzbaşı’nın evinde, her zaman
oturduğu koltuğun tam karşısında duruyor. Sayılan Yüzbaşı resminize her
baktığında senin ıslak yanaklarından öptüğü o günü hatırlıyor. Sonra O’nun
da yanakları ıslanıyor. Kim olduğunuzu soranlara “ Kore Türk Tugayı’nın
Kahramanlar Mangası ” diyor. Ardından parmağı ile seni işaret edip “ Bu var
ya.bu..” diyor: “ O başkaydı, bambaşkaydı. Manganın komutanıydı…” Daha
başka bir şey söyleyemiyor. Koltuğuna çekilip uzaklara dalıyordu.

REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.