Gazilerin Dilinden Kore Savaşı

Gazilerin Dilinden Kore Savaşı
REKLAM ALANI
Aycan Demirel – Kore Savaşı’nın 60. yıl dönümünde, gazilerin anıları, o günlerde yaşanan sıkıntıları, dramı ve savaşın soğuk yüzünü tekrar hatırlatırken, anlatılanlar yeni nesil için barışın önemi kadar geçmişten dersler de içeriyor.

Türkiye Muharip Gaziler Derneği Adana Şubesine kayıtlı 114 Kore gazisinden biri olan Niyazi Kirik (80), AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kore’ye giden Türk birlikleri bünyesindeki ’12. Bölük Havan Takımı’nda yer aldığını, keşif ve gözetleme görevi yaptığını kaydetti.

Başlangıçta pek çok kişinin Kore’ye asker gönderilmesini eleştirdiğini, ancak, savaşın ardından Türkiye’nin günümüzde dünya devletleri arasında gerçek dostlarından birinin Güney Kore olduğunu belirten Kirik, ‘Diğer devletler müttefik gibi görünse de düşman gibi hareket ediyorlar’ dedi.

Üzerinden 60 sene geçse de pek çok anının zihninde tazeliğini koruduğunu ifade eden Kirik, Kore’de adeta kendi vatanında gibi savaştığını anlatarak, şöyle devam etti:

‘Güney Kore halkı Türk askerinin fedakarlığının altında kalmış, kendisini ezik hissetti. Türk askerinin Güney Kore’de yaptıklarını gördükten sonra, onlar da çocuklarına Türkler’in nasıl insanlar olduğunu öğrettiler. 2000 yılında davet üzerine Kore’ye gittim. Modern ve dünyanın sayılı güçlerinden bir ülke kurmuşlar. Bu manzarayı görünce, yaptığımız savaşın önemini anladım. Orada hem üzüldüm, hem de çok sevindim. Taş üstünde taş kalmayan, ormanında ağaç bulunmayan o ülkeyi cennet gibi yapmışlar. Maalesef 1923’ten beri bağımsızlığın kazanmış olan Türkiye onun yarısı kadar yapamamış. Buna üzüldüm. Çok sıcak davrandılar, yakınlık gösterdiler. Her gittiğimiz yerde ayağa kalkıp saygı gösterdiler. Bu nedenle de sevindim. Bu sevginin örneğini, 2002 yılındaki Dünya Kupasında maçımız olduğunda da gördük. Güney Koreliler bizim bayraklarımızı sallıyordu. Bu geçmişi Kore Savaşı’na dayanan dostluğun bir ifadesiydi.’



– ORMANDA GİZLENEN ÇOCUKLARA 1 HAFTA YİYECEK VERDİLER-



Savaşta, cephede düşmanla savaşmanın dışında açlık başta olmak üzere birçok sorunla mücadele ettiklerini dile getiren Kirik, ‘Çocukların dışarıda, ağaç altlarında, mağara içlerinde yattıklarını gördüm. Kadınların çoğunun bir ekmek bulmak için nelere katlandıklarını gördüm. Bunlar bizim için üzücüydü’ dedi.

Kirik, savaştaki en unutamadığı anısını buğulu gözlerle şöyle anlattı: ‘Aklıma geldikçe ağlarım. Sinir sistemimiz bozulduğu için bizi cepheden çekmişler ve bir hafta moral istirahati vermişlerdi. Bu sürede arkadaşlarımızla ormana doğru avlanmaya çıktık. Bir ara ağaçların arasında kıpırdanma oldu, tüfeklerimizi doğrulttuk. Allah’tan ateş etmedik. Oradan, en büyüğü 10 yaşlarında ve üçü kız olmak üzere çok sayıda çocuk çıktı. Hava çok soğuktu, akan sular buz tutmuştu. Üzerlerinde doğru dürüst elbise yoktu. O buzların üzerinde yürüyorlardı. Koşa koşa geldiler. ‘Türkiş papasan çap çap’, yani ‘Türk baba açım’ dediler. İşte o zaman ağladım.

Bacaklarımıza sarıldılar. Yanımızda yiyecek yoktu. 5 kilometreye yakın bir mesafe ormana yürümüşüz. Geri döndüm ve yiyecek getirdim. O çocuklara bir hafta baktım. Her gittiğimde sarılırlardı.’

Üniversite öğrencisi bir Koreli kız ile anısını da anlatan Kirik, ‘Üniversitede okuduğunu ve para yatırması gerektiğini söyledi. Yine boğazım düğümlendi. Orada bir oyunda şansımı denedim ve kazandım. Hem okul parasını hem de bir miktar harçlık verdim. Kore’den ayrılırken, gemiye kadar, cemselerin arkasından kilometrelerce gelmişti’ dedi.

Çatışma anılarını anlatmayı sevmediğini ifade eden Kirik, ‘Ancak bölüğümüzde Yozgatlı Galip Er adlı bir arkadaşımız vardı, onu unutamam. ‘İlk şehit düşen ben olacağım’ derdi. Aramızdan verdiğimiz ilk şehidimiz de o oldu Kore’de’ şeklinde konuştu.



– MİĞFERDE MISIR KAYNATIP YEMİŞLER-



Kore Gazisi Şükrü Apaydın (81) ise ‘2. Tabur 7. Bölük 2. Takım’da yer aldığını, İskenderun’dan gemiyle Kore’ye ulaştıklarını, savaşta birçok ülkeden askerle tanıştıklarını kaydetti.

Çıkarma gemileriyle karaya ulaştıklarında, cemselere binerek eğitim alanlarına gittiklerini ifade eden Apaydın, ‘Takviye birliğiydik. ABD silahları ve savaş hakkında 10 günlük eğitim aldık, cepheye gittik. Düşmanla ilk karşılaştığımızda çok heyecanlıydık. Bir tepeye çıktık. Aşağı inerken düşman bizi çevirdi ve başladı saldırmaya. Yağmur vardı. Toplar destek verip ateş edince düşman çekildi. Orada 4-5 şehit verdik’ dedi.

Savaşta zor günler geçirdiklerini belirten Apaydın, ‘Kumanyalar helikopterle atılırdı. Bazen kumanya bulamayınca miğferimizin içinde tarlalardaki mısırı, patatesi pişirir, yerdik. Çok büyük sivrisinekler vardı. Soktuğunda bozuk para kadar şişerdi. Bize ilaç vermişlerdi. Onu her tarafımıza sürmeden dolaşamazdık’ diye konuştu.

Kore’de Türk milletinin savaşçı olduğunu, tüm dünyanın takdir ettiğini belirten Apaydın, ‘Türk askeri hiç bir şeyden korkmaz’ diyorlar. Kore’ye gittiğimizde dünya parmağını ısırdı. İzmit depremine bu nedenle Güney Kore’den büyük miktarda yardım geldi. Türk milletini çok seviyorlar. Başlarının üstünde tutuyorlar’ dedi.

Gittiklerinde başkent Seul’de ‘taş üstünde taş kalmadığını’ gördüklerini ifade eden Apaydın, ‘Ekmeğe muhtaç olmuşlardı. Tüm köprüler, binalar yıkılmıştı. Ama Güney Koreliler ülkelerini geliştirdiler. Dışardan bir şey almazlar, kendileri üretirler. Dünyadaki önemli güçlerinden birisi oldular’ diye konuştu.

Geçmişini bilmeyen bir neslin geleceğine sahip çıkamayacağını, barışın kalıcılığı için savaşın neden ve sonuçlarının öğrenilmesi gerektiğini anlatan Apaydın, ‘Bu söz çok önemli. Bizim de gençlerimiz geçmişimizi bilmezse, bu ülkeyle sahip çıkamazlar. Türkiye Kore Savaşı’na gitti, NATO’ya girdi. Bu sayede gelişti. Bunların bilinmesi lazım’ dedi.

(AYC-ERS-ECN) – ADANA
REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.