Birliklerimizdeki Son Durum

23.12.2007
112
Birliklerimizdeki Son Durum
REKLAM ALANI

Tugay komutanına göre gün doğarken durum şöyledir:

1. Tabur büyük bir kısmıyla, Kaechon köyü doğusuna çekilmiş, taburun 2. bölüğü mevzide ateş muharebesinde, fakat durumu meçhul, tabur bitkindir.

REKLAM ALANI

2. Tabur bütünüyle mevzide muharebede yanları kuşatılmış, gerisi kesilmiş bir haldedir.

3. Tabur Kaechon köyünde ve civarında dağınık, teşkilatsız gruplarını toplamakta ve düzenlemektedir.

Topçu taburu baskından itibaren 6–7 saat geçtiği halde Kaechon köyüne gelememiştir. Havan, muharebe bölükleri ortada yoktur.

Muhabere bölüğünün ve tugayın elinde irtibat vasıtaları kalmamıştır. Esasen irtibatlar geceden beri kesiktir ve irtibat düzenlenememiştir. Muharebe bölüğü komutanı da geri dönmemiştir.

2. Tümenden istenen kuvvet yardımından bir haber çıkmamıştır. Düşman tarafından ciddi bir tazyik görülmemektedir. Elde kullanılacak bir kuvvet yoktur.

Bu hal içinde ilkin 1. ve 3. taburlar toplayabildikleri kuvvetlerle kendi dâhillerinde toplanmış oldular. 1. tabur Kaechon’un yakın doğu sırtlarında, 3. Tabur yakın kuzey sırtlarında mevzilendirilerek

bu sırtların savunmasına memur edildiler. Her iki tabur mecalsiz bir halde idi. Yani vazifeleri esnasında kısmen dinlenirken, kısmen de kendilerini düzenleyecekler, ikmalleri yapacaklardı. Öndeki birlikleri çemberden çıkarmak için bir taarruz kabiliyetleri yoktu. Mecbur kalınırsa bu maksatla ister istemez kullanılacaklardı.

Saat 10. 00’a doğru 2. tümendeki irtibat subayından alınan bir haberde, tugaya yardım için bir piyade taburu ile bir tank bölüğünün gönderildiği bildirilir.

Saat 10. 00’da 38. Alay komutanı emrinde bir piyade taburu ile tank bölüğü Kaechon’a gelir.

Bu birliğin arkasından, tümenle tugay arasında irtibatı sağlamak için tümene gönderilmiş olan telsiz vasıtasıyla durum,

Alay komutanlığının cevabı, yardım yapılma zarureti tümene bildirilir, fakat bir cevap alınamaz.

Saat 11. 00 olmuştu. Uğranılan ağır teessürle mücadele halinde iken 2. talimgah bölüğü gelir.

Topçu taburunun köyün batısına yaklaştığı öğrenilir. Geceleyin bir zaruretle teşkil edilmiş olan mürettip bölük lağvedilerek, o bölüğe ve takımlarına kumanda eden topçu subayları ve bölük içindeki bir kısım topçu eratı, taburu köyün batısında mevziîye sokup ateşe hazırlamak vazifesiyle taburlarına gönderilirler.

2. Tabur bölgesine topçu ateşi açılır. Öndeki birliklerin çemberini kırmak için bütün imkânlar kullanılır, artık son kozlar oynanmaktadır.

Topçu, havan, tank ateşlerinin desteğiyle Yüzbaşı Hayati Adıyaman, bölüğünü bir talim sahasında imiş gibi intizamla ilerletir, önündeki engelleri ağır silah ateşleriyle kırar. Geceden beri hüzünle bunalmış yürekleri ferahlatan o manzara, kararmış bahtın ufuklarında umut ışıkları parlatır. Arkadaşlarının yardımından heyecana kapılan 2. Tabur subay ve erleri düşman ateşlerine ehemmiyet vermeyerek mevzilerinde ayaklanmışlar, bazıları uzun yoldan bir hasretliyi biran önce kucaklamak arzusuyla arkadaşlarına atlamışlardı. Düşmanın çemberi fazla dayanamayarak kırılmış, taburun arkasında geniş bir koridor sağlanmıştır.

Bu koridordan istifade ederek 2. Tabur, yaralılar da omuzlarında olduğu halde fazla bir tazyike uğramadan, kademe kademe çekilmeye başlar. Bu esnada toplar, havanlar ve tesadüfen gelmiş olan bir uçak filosu ateşleriyle tabur etrafında ateşli bir emniyet çemberi kurulur.

2. taburun önce ters giden talihi, şerefini koruyarak değişmiş, selamete çıkmasına yardım etmiştir.

Sıra 1. Taburun mevziide kalmış 2. Bölüğünün kurtarılmasına gelmiştir. Bu bölüğün ormanlar içinde olan yeri kati olarak belli değildir.

Yapılan gözetlemelerden bir sonuç alınamaz.

2. Taburun çekilmesi esansında iyi bir buluşla bölük bölgesinde en yüksek ağaca asılan bir bayrak yardımıyla bölüğün yeri tespit edilerek top ve havan ateşleri düşmanın bulunabileceği bölgelere tevcih edilmiş ve o bölük te kademeli olarak çekilmeye koyulmuştur.

Sabaha karşı çekilmek zorunda kalan 1. Tabur bozulan irtibatlar dolayısıyla çekilme emrini 2. Bölüğüne ulaştıramadığı için, o bölük mevziide kalmış, taburun çekildiğini öğrendikten sonra da geceleyin karışık bir şekilde hareket etmektense yerinde savunmanın daha hayırlı olacağını takdir eden kahraman bölük komutanı Yüzbaşı Ramazan Akıncı, bölüğe kati savunma emrini vermiştir. O esnada başından ağır yaralanmış olmasına rağmen, kararında sebat etmiş, kendisi gibi kahraman genç subaylar ve erat o karar ve emre sadakat göstererek üstün düşman kuvvetinin hücumlarını her defasında defetmişlerdir.

Bütün gece ağır bir düşman tazyiki altında yüksek bir fedakârlık ruhuyla savunmalarını yapan 2. Tabur ve 2. Bölük o gece taburun ayakta kalmasına neden olmuşlardır.

Birlikleri kurtarma harekâtı devam ederken, Kaechon’un üç- dört kilometre doğusunda 1. Taburun bıraktığı mevzi bölgesinden o köyün güneybatısına doğru birbirini kısa mesafelerle takip eden düşman gruplarının ilerledikleri görülür, tank ve topçu ateşleri altına alınmaya çalışılır. İlk görülebilen kuvvet bir alay kadardır. O taraftan düşmanın kuvveti bir kuşatma hareketine giriştiği ve ileri kısımlarının köyün güneyindeki sırtlara yaklaşmakta oldukları görülür.

2. Tabur cephesinde serbest kalan diğer düşman kuvvetlerinin doğudan ve bilhassa kuzeyden kuşatmak üzere, Kaechon batısına ilerleme alametleri belirir. Düşman çok üstün kuvvetinden ve orman örtüsünden faydalanarak, bütün tugayı iki taraftan kuşatmaktadır.

Vakit ilerlerken durum sık sık değişir ve ciddileşir. Kaechon köyünün doğusunda ve yakınında bulunan 1. Tabura doğudan, saat 15. 00’e doğru düşman taarruzu başlar.

Bu taarruzda, en önde ilerleyen düşman gurupları ki, bunların birçok erleri keşif kıtamızın erlerinden soyulmuş Türk elbiselerini giymişlerdir. Muharebe hattımıza yaklaşarak el ve kollarıyla verdikleri bazı işaretlerle dost oldukları hissini vermeye çalışmışlar fakat tabur bir yanlışlık yapmamak için hayli sabrederek ateş açmamış, dikkatle gözetlemelerine devam ederken ilk gurupların daha gerilerinden asıl düşman kuvvetlerinin ilerlediklerini görmüşler. Bir hile karşısında olduğu anlaşılmış ve çeşitli silahlarımızın yakından açılan ateşleriyle açık arazide yakalanan düşmana hilekârlığının ilk cezasını öndeki gurupların büyük kısmını yere sermekle vermişlerdir. Buna önem vermeyen daha gerilerdeki düşman kuvvetleri zayiat vere vere saldırılarına devam ederek bu taburumuzun mevziine yaklaşmaya çabalarken tabur, mevziinde ehemmiyetle ve bir kaya metanetiyle dayanmış ve düşmana hayli zayiat vermiştir.

1. Tabur bölgesinde bu muharebe devam ederken köyün güneyinde, birliklerimizi kuşatmak amacıyla hareket ettiği anlaşılan başka bir düşman kuvvetinin geri ile irtibat yolumuza yaklaşmakta olduğu görülür. 3. Taburla henüz toparlanıp ikmali yapamamış 2. Tabur köyün batısında, bulundukları 107 rakımlı tepe bölgesinde düşman kuşatmasını karşılayacak durumdadırlar.

Amerikan taburunun mevziini terk ederek kamyonlarına bindiği ve batıya, Kunuri’ye doğru çekilmekte olduğu haberi gelir. Soğukkanlı, cesur, anlayışlı bir subay olmasına ve kendisine güvenilmesine rağmen Yüzbaşı Güranlı’nın haberinde bir yanlışlık olması ihtimali görülür. Çünkü yan yana bulunan iki birliğin birbirine haber etmeksizin öyle bir durumda türlü tehlikelere sebep olacak öyle bir hareket yapacağı kabul edilemez. Çok zaman geçmeden haberin doğru olduğu anlaşılır.

Amerikan taburunun çekilişiyle açılan boş sahaya girecek düşman, gerisinden haberi olmayan ve tek başına kendisini muharebeye vermiş bulunan 1. Taburu arkasından vurarak imha edebilir. Tugay muharebe idare yerini basabilir, 2. ve 3. Taburlar irtibatı kesebilir ve taburlara da ayrı zararlar verebilir endişesi başlar.

Amerikan taburunun çekilmeye koyulduğu sırada 107 rakımlı tepe civarından silah sesleri gelmeye başlar. O silah sesleri, güneyden veya kuzeyden veya her iki yandan Kunuri yolunu kesmek üzere ilerleyen düşman unsurlarıyla 2. ve 3. Taburların yeni bir muharebeye tutuştuklarının alametidir.

Köyün doğusunda üstün düşman kuvvetleri karşısında muharebesine devam eden 1. Tabur, diğer taburlardan ayrı olarak bir tank takımı ile tek başına kalmıştır. Bu taburun çekilmesinin zor olacağı tahmin edilir.

Çünkü Amerikan taburunun habersiz olarak bıraktığı mevzie yakından yan vererek çekilmek mecburiyetindeydi. Başka çekilme istikameti de yoktur.

107 rakımlı tepe bölgesinde ateş sesleri artarak şiddetlenir. O zamana kadar irtibatın muhafazası için Kaechon ‘da kalan ve küçük bir okul binasında bulunan tugay muharebe idare yeri 150 m . kuzeyindeki ağaçlı bir tepecikten ve gerisinden kısa zaman farklarıyla tüfek, otomatik tüfek ve havan ateşlerine uğrar. İlk havan mermisi kurmay başkanının arabasının hemen yanında patlar. Bundan biraz önce, muhabere idare yerindeki küçük birlikler 107 rakımlı tepeye gönderilmiş olduğundan uğranılan düşman ateşlerine ciplerde bulunan birkaç silahla mukabele edilerek 3. Şube müdürü bir süre beklenir, aynı zamanda da ağır bir yaralımız cipe yerleştirilir.

General YAZICI’ ya göre tevcih edilen ateşlerin gittikçe artması, gerimizdeki yol kısmında muharebenin şiddetlenmesi bizi muhabere idare yerini bırakmaya mecbur eder. O mecburiyetle yakın ateş altında ciplere binilerek ilahi bir lütufla bir kazaya uğramadan 107 rakımlı tepeye yürünür.

Amerikan taburundan ve bizden bazı kamyonlar aldıkları mermi isabetleriyle durmuş, bazıları yanlara devrilmiş, bir kaçı yanmaktadır.

Güneyde çekilme yolumuzu daha kuvvetli kesmek üzere bir alaylık bir düşman kuvveti yola yaklaşmakta, bir Amerikan uçak kolu çıplak arazide yakaladığı düşmanı vurmakta, ayrıca birkaç ağır makineli tüfek ilerlemeye çabalayan bu düşmanı hırpalamaktadır.

2. ve 3. Taburlar büyük kısımlarıyla 107 rakımlı tepenin batısında Amerikan taburuyla karışmış olarak parça parça kâh yürümekte kâh durmaktadır.

Kunuri tarafından gelmekte olan mahiyetleri meçhul silah sesleri dolayısıyla o istikamet de emniyetli hissedilmemektedir.

1. Taburun ön kademesi 107 rakımlı tepeye gelmekte, bu taburun bir kısmı kesilmiş olan yolu açmak için yeni bir çarpışmadadır.

2. Tümenin durumu bilinmemektedir.

ALBAY DORA O GÜNÜ ŞÖYLE ANLATIYOR;

“ Taburlara yaklaşıldıkça, alınan haberlerden ve işitilen silah seslerinden yolun iki tarafındaki sırtlardan düşmanın yolu tekrar kestiği, Amerikan taburu ile bizim kuvvetlerimizin yolu açmaya çalıştığı öğrenildi ve görüldü.

Karanlık çökmeye başlamıştı, tehlike dört tarafı sarmıştı. İleri hareket durgunluğu devam ediyor, yolun iki tarafındaki sırtlarda gecenin karanlığı içinde çalınan nağmeli boru sesleri sinirleri tırmalıyor, fakat faydaları da oluyordu. Günlerden beri devam eden uykusuzluk, yorgunluk tahammül ve takatin hududunu çoktan aşmış, yapılan kontrollerde ateş sesleri içinde şurada, burada bazı erlerin kendilerinden geçerek uyuduklarına rastlanıyordu. Hani biraz ateş sesleri hafifleyip dursa hemen herkes uyumuş olacaktı. Düşman boru sesleri hücum manasına telakki edilerek arada bir toparlanmaya ve dikkate vesile oluyordu. Ara sıra Kunuri tarafından atılan ve etrafımızda patlayan topçu mermileriyle arazinin aydınlanması bazı kimselerde sönmekte olan dikkat ışıklarını tazelemek bakımından fayda sağlıyordu.

Nihayet, Amerikan taburunca tümende vaki istek üzerine gece yarısından sonra Kunuri tarafından gönderilen tankların yardımı ve iki taraflı hareket ve ateşlerle ön açıldı ve yol bir daha kapanmadan, artçı 1. Tabur da dâhil olduğu halde bu ateş çemberinden çıkıldı, fakat bu çıkış hayli kayıplarımıza mal oldu. ”

REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.