Wavon’a Dönüş Başlar

23.12.2007
86
Wavon’a Dönüş Başlar
REKLAM ALANI

Amerikalıların verdiği emre uymayarak Tugayımız geriye dönüş hazırlığına başlar. Bir taraftan ardı arkası kesilmeyen muhacir kılıklıları toplamaya çalışırken diğer taraftan da birliklerin geriye doğru yürüyüş hazırlıkları başlar. Fakat gerideki dar boğaz yolunun vasıtalara tıkalı olmasından yürüyüşe geçemeyerek yolun açılması için bulundukları yerlerde beklerler. Yolun açılması için General Tahsin Yazıcı saat 22. 00’de bulunduğu yerden ayrılıp yaya olarak geriye gider.

Saat 23. 00 olduğunda etrafta yer yer yakılmakta olan ateşler tamamen söndürülmeye başlanır. O kadar şiddetli soğuk vardır ki donmamak için askerler bulundukları yerlerde tepinmekte ileri geri koşmaktadırlar. O sırada ufak bir kulübenin içinde matarasında çay kaynatmış olan tugay karargâh Blk. Yzb. Sacit Özbal matarasından bardağa boşalttığı çayı Albay Celal Dora ‘ya uzatır,

” Albayım bunu içiniz yoksa donacaksınız ” der. Böyle bir zamanda bir bardak sıcak çayın hatta bir bardak sıcak suyun dahi hakikaten insana taze bir hayat vereceğini bildiği halde Albay bunu kabul etmez. “Erlerim soğuktan titreyip durmaktalar, onlardan birinin dahi çay içme imkânı yok ” diyerek çayı kabul edemeyeceğini söyler.

REKLAM ALANI

Kendisi o anı şöyle anlatmaktadır;

“Etraf zifirî karanlıktı, fakat ben çay içerken kazara birisi tarafından üzerime tutulacak bir ışık altında bu hareketimin görülmesi ve daha sonra ” bizi düşünen yok, Albay çay içiyor, donsak kimsenin umurunda değil” gibi sözler ağızdan ağıza yayılacak ve evvela bana karşı olan itimatları sarsılacak ve bu hâl erat ve subayların üzerinde de kötü tesir yapacaktı. Bu mülâhazayla ayağıma kadar gelmiş olan bu en büyük nimeti tepmek mecburiyetinde kalmıştım. Bu düşünce ve mülâhazamı kendisine açık olarak anlatmamış olmaklığıma rağmen çok zeki olan Yzb. Sacit Özbal ısrar etmeden yanımdan uzaklaşmıştı. Biraz sonra beni bir bahane ile konuşturarak bulunduğum yerden uzaklaştırmıştı.

Hiç kimsenin uğramadığı bir yere kadar beraberce konuşarak gitmiştik, işte tam oraya geldiğimiz zaman bana matarasından bardağına boşalttığı çayı ikinci defa uzatırken ” Albayım buraya kimse uğramaz, buyurun için yoksa donacaksınız” demişti. Aleminyüm bardağı iki elimin arasında tutmak bile büyük bir nimetti. Onu en büyük suç işleyenlerin duyduğu vicdan azabı içinde nasıl içtiğimi anlatamam. Fazlaca üşümemin sebeplerinden biriside sabahtan beri mütemadiyen üzüntülü birçok meşguliyet içinde bulunduğum için bir lokmacık bir şey yemek fırsatını bulamadığımdan açlığım üşümemi şiddetlendirmişti. ”

Tugay birliklerinin geri dönüşleri gibi Choyang-myon bölgesinde yerleşme ve konmaları da ilkin gereği gibi düzenli olamaz. Topçu ve piyade birbirine karışmış ve hava çok soğuk olduğundan askerler ısınmak için her yanda küme küme ateşler yakarlar. Tugayın emniyeti için batıya karşı görevlendirilmiş olan 6. bölükten başka, 3. taburun 10. bölüğü Choyang-myon boğazının doğusunda, yola ve Songbul- gol köprüsüne egemen tepelere yerleştirilir ve bu ileri karakol bölüğüne Takchon’dan gelen yolu vadi içinden kapamak görevi verilir. Tugay işte bu bir tek bölüğün gerisinde Choyang-myon boğazında yol ve vadi boyunca istirahate geçer.

10. bölüğün ilerisinde, bir de tugayın keşif müfrezesi vardır ki, geri yürüyüşte artçı artçısı olduğundan emniyet kademesi olarak buna da güvenilir. Topçu taburu, tugay komuta yeri, uçaksavar bataryası, havan bölüğü ve bağlı kıtalar 2. taburun batısında yol boyunca yerleşirler. Böylece vadi boyunca yerleşen ve doğu emniyeti 10. bölük tarafından sağlanan tugay birliklerinin batıya karşı emniyetleri ile de 6. bölük görevlendirilir. Düşmanın bir gece taarruzu halinde ileri karakol mevzileri savunulacak, Piyade taburları bu mevzii kısa bir mesafeden takviye edebilecek bir yakınlıkta ve durumda olacaktır. Vakit artık gece yarısını geçmiştir.

REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.